Türkiye Selçuklu Devleti Döneminde Türk-Ermeni İlişkileri Konu Anlatımı


9. Sınıf Tarih dersi TÜRKİYE TARİHİ (11–13.YÜZYIL) ünitesi TÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİnde Kültür ve Medeniyet  konusunun alt başlığı olan Türkiye Selçuklu Devleti Döneminde Türk-Ermeni İlişkileri konusunun özetini aşağıdan okuyabilirsiniz.
Türkiye Selçuklu Devleti Döneminde Türk-Ermeni İlişkileri
Özet
Türkler Anadolu’ya geldiklerinde Süryani, Rum ve Ermeni halklarıyla karşılaştılar. Türkler yönetimi altındaki bu topluluklara hoşgörülü davrandılar. Selçuklu egemenliğinde Ermeniler, Kayseri, Malatya, Sivas ve Niksar’da Ermeni Piskoposların önderliğinde kilise toplantıları düzenlemişler, zaman zaman sultanlardan da yardım görmüşlerdir. Ermeniler Selçuklu Devleti idaresinde de görevler almışlardır. Mesela, Sinop donanmasının başına Hayton adında bir Ermeni getirilmiştir. Selçuklu Döneminde Anadolu nüfusları kesin olarak bilinmeyen Ermeniler, kasaba ve köylerde ticaret, ve çeşitli sanat dallarıyla uğraştılar. Selçuklu idaresindeki Ermeniler, Bizans baskısından kurtuldular, dinî hayatlarını özgürce yaşadılar, siyasi ve iktisadi açıdan önemli gelişmeler gösterdiler

 

Geniş Anlatım

7. yy. sonlarından itibaren Anadolu, Bizans egemenliğinden çıkarak, önce Emevilerin, daha sonra ise 10. yüzyılın sonlarına kadar Abbasilerin elinde kalmıştır. 10. yy.ın sonlarında Anadolu’nun tamamına bütününe Bizans yeniden hakim olmuştur.

Bizans İmparatorluğu, Ermenilerin yaşadıkları yerleri almakla kalmamış, aynı zamanda Ermeni tarihçi Urfalı Mateos’un da dediği gibi “Ermeni milletinin kumandanlarını kendi ev ve eyaletlerinden çıkarıp götürmüşler”dir.

1047-1048 yılında Musa Yabgu’nun oğlu Hasan, Van Gölü bölgesine akınlara başlamıştır. Azerbaycan Genel Valiliği’ne atanan İbrahim Yınal, Tuğrul Bey’den aldığı emir üzerine, Kutalmış ile birlikte Eylül 1048’de Pasin Savaşı’nda Liparit, Aaron ve Katakalon komutasındaki Bizans ordusunu mağlup etmiştir.

Ölen Bizans İmparatoru Konstantin Dukas’ın (Mayıs 1067) yerine geçen karısı ile evlenerek iktidarı ele geçiren Romanos VI. Diogenes, Selçuklulara karşı savaşı derhal ele almış, fakat ordusunun aşırı güçsüzleşmesi nedeniyle büyük bir güçlükle de olsa çoğunluğu yabancı asıllı ücretlilerden (Peçenek, Oğuz, Norman, Frank, Ermeni, Slav, Bulgar, Alman, Hazar, Gürcü) oluşan bir ordu toplamıştır.

Bizans İmparatoru Malazgirt’e doğru yola çıkmadan önce, harpten dönünce Ermeni mezhebini ortadan kaldıracağına yemin etmiştir. Bizans imparatorunun ordusu, 26 Ağustos 1071 tarihinde Sultan Alparslan’ın ordusuna saldırmış, fakat bozguna uğramıştır. Bizans İmparatorunu esir alan Alparslan, barış imzaladığı Diogenes’i tahta dönmesi için büyük bir törenle İstanbul’a uğurlamıştır.

Uzun yıllar Bizans hakimiyeti altında yaşayan Ermenilere Bizanslıların nasıl davrandıkları konusunu, o dönemleri yaşayanlardan dinlemiş ve yazmış olan Urfalı Mateos şu şekilde aktarmıştır:
“… Onlar (Romalılar) Katogikosu (Haçik’i), mezhebi için türlü işkencelere maruz bırakmışlardır. Duyduğumuza göre onlar, onu ateşle tazip etmişler, fakat o, alevlerin içinden sağ ve salim çıkıyordu.”
“İki yıl sonra (993-994) büyük Roma dükü, büyük bir ordu ile beraber Ermenilere karşı yürüdü, Hıristiyanların üzerine atılıp onları kılıçtan geçirdi ve esaret altına aldı. O, zehirli bir yılan gibi her yere ölüm götürdü ve böylelikle, dinsiz milletlerin yerini tutmuş oldu.”

Türkler, Bizanslılarla birlikte kendilerine karşı savaşan Ermenilere nasıl davranmışlardır? Bizanslıların yaptıkları gibi onları hakir mi görmüşler, zulüm mü yapmışlar, yoksa kilise ve manastırlarını mı yakmışlardır? Ermeniler başta olmak üzere, Selçuklu yönetiminde yaşayan bütün gayrimüslim azınlığa gösterilen hoşgörüyü Urfalı Mateos şu şekilde kaydetmiştir:

“539 (27 Şubat 1090-26 Şubat 1091) tarihinde Ermeni Katogikosu Barseg, cihangir sultan Melikşah’ın yanına gitti. Katogikos bazı yerlerde Hıristiyanların tazyik edildiğini, Allah’ın kiliseleri ile ruhanilerden vergi istenildiğini ve manastırlarda piskoposların vergi için tazyik edildiğini görüp, İranlıların ve bütün Hıristiyanların âlicenap ve tatlı sultanının huzuruna gidip, bütün bunları ona arz etmeye karar verdi. Sultan, senyor Barseg’i huzura kabul edip, ona büyük iltifat gösterdi ve onun arzularını yerine getirdi. Sultan, bütün kilise ve manastırları ve ruhanileri vergiden muaf tuttu ve Ermeni katogikosuna fermanlar verip onu iltifatla uğurladı.”

Bu ifadelerden de açıkça anlaşıldığı gibi Selçuklu Türkleri, Ermenilere ve diğer gayrimüslim halka Bizanslıların göstermediği hoşgörüyü göstermiş ve onların dinlerini ve sosyal yaşantılarını korumalarını sağlamıştır. Bu anlayış, Anadolu Selçukluları döneminde de devam etmiştir. Gösterilen tüm bu hoşgörülere rağmen, bazen Ermenilerin Bizanslıların ve Haçlı Seferleri sırasında Haçlıların yanlarında yer aldıkları da bilinmektedir.


About admin

Check Also

I. Dünya Savaşı’nın Genel Nedenleri Kısa Özet

1.  I. DÜNYA SAVAŞI (1914-1918) I. Dünya Savaşı’nın Genel Nedenleri 1. Sömürge  paylaşım  mücadelesinin  hız …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir